Şaştım kaldım bu jeste!

Sezonun son toplantısı ve Sigrid le ben Heide yakında Albersdorf diye bir belde ye konuşmacı olarak gitik. Çiftçiler derneğinin toplantısına projemizi tanıtma amaçlı davet edilmiştik ve orda ben şaşa kaldım, bize hatta bana karşı yapılan bu jeste ağzım açık kaldı. Niye mi? Hemen anlatıyorum.

2006 da başlatığım çiftçi bayanlarla (12 Alman, 12 Türk bayan olan) projemizi sık sık anlatmış, fotoları, çıkan kitabımızı, bayanlarla İstanbul gezimizi ve diğer gezi ve ayrıntıları paylaşmıştım.  2013 yılındayız, biz bu dostluk ve buluşmalarımızı beli aralıklarla hala sürdürüyoruz ve onlarla bir akraba gibi olduk sayılır. Tüm bu deneyim ve yaşadıklarımızı, projemiz çerçevesinde sürüdürüyor ve telefonla daavetler alıp bizim eyalette değişik belde ve köylere giderek (nerde çiftçiler derneği varsa orada) projemiz hakkında slayt gösterisi yaparak projemızı anlatıyor ve daha evelden gazetelerde çıkan fotoğraflarımızı Panoda sergiliyoruz.
Her defasında grubumuzdaki bir türk arkadaştan da Börek yapmasını rica edip (ayrıca bu projeye destek vern bu arkadaşlarımıda kutluyor, teşekkür ediyorum), o toplantı sonrası böğrek tatdırıyoruz. (Çünkü bu projede ilk yıl neler yaptıksa hepsini kapsayan bir de kitabımızı yayınladık adı ise ''(Teryağılı krema ve Börek) Buttercreme und Börek''Albersdorf'lu bayanlar bundan yola çıkarak internetten türkçe tarifler bulup bana harika bir süpriz hazırlamışlar. 

Çiftçiler derneği başkanı bayan herkese iyi akşamlar dileyip bugünün programında entegrasyonu konu aldıklarını belirtti. Entegrasyon projesi yapan Rendsburg çiftçiler derneğinin başkanı arkadaşım Sigrid 'i ve beni projeyi hayata geçiren yöneticiler olarak bizleri davet ettiğini söyledi. Ardından Mayıs ayının baharı müjdelediğini belirten bir şiir okudu.Sonrada toplantıdaki bayanların bugün için nefis yemekler organize ettikleri için teşekkür edip, yandaki odada hazırlanmış açık büfe ye herkesi davet etti.
Sigrid ile beraber tabağımızı alıp gittiğimizde harika iç aşıcı gözümüze yabancı gelmeyen sofra ile karşılaştık. Ben o köyde yaşayan bir Türk veya bir Türk Restorantına spariş verilmiş yaptırılmış sandım. 

Çünkü bir Kilis' li olarak Gaziantep yöresinin yemekleri beni şaşırttı. 
Başkana sordum: Bu köyde kaç Türk yaşıyor? 
Cevap: Bu köyde hiç Türk yok!
Yine sordum: Türk restrorantı varmı?
Cevap: Hayır!
Soru: Peki bu Türk yemeklerini kim yaptı?
Cevap: Internetten tarifleri bulduk, kendi aramızda tarifleri paylaşıp, biz yaptık!!!!!!
Ben hayretler içinde, ağzım açık kaldı.
Kendi kendime sordum? Kaç kişi vardır arkadaş ve komşu çevremizden, içli köfteyi sever, yer, ister, amaa kendisi hiç denemez, yapması zor ve zahmetli diye.
Öyle kiii bu Almanlar bu tarifleri sadece internette görmüş, ne yemiş, ne yapıldığını görmüş. Helal olsun, verdikleri emeklere dedim.
Mönüdekiler:
-İçliköfte
-Mercimekli köfte
-Tepside kıymalı börek
-Sigara böreği
-Cacık
-Patates salatası
-Lahana salatası
-Pide ekmek
-Kazandibi

Konuşmamıza iyi akşamlar diyerek türkçe ve almanca selamlıyarak başladım ve ilk olarak, verdikleri emek ve gösterdikleri bu derin ilgiye çok teşekkür ettim. iki yıldır bu proje tanıtımı için çok yerler gezdiğimizi ve böyle büyük bir süpriz ile ilk defa karşılaşdığımızı belirterek emeği geçenlere teşekkür edip onları alkışladım, tabi ki onlarda beraber alkışladılar.

Bu güzel anımı unutmamak adına yemekten ve konuşmadan sonra fotoğraf çekmek aklıma geldi ve cep telefonu ile bu fotoları sizlerle paylaşmak adına hemcecik çektim.
İçli köfteler bizim yörenin yaptığı tarza benzemesede bence büyük cesaret ve emekle yapılmış, ayrıca domuz etide kullanmıyarak ayrı bir itina ve dikkat göstermişler.

Albersdorf 'un Çiftçiler Derneği kadınlarına (Albersdorf Landfrauenverein) burdan tekrardan, uyumlu davranışları için teşekkürlerimi sunuyorum.
Kendileride konuşmamızın sonunda Türkler hakkındaa bilmedikleri çok şeyi bu akşam öğrendiklerini ve benim dediğim gibi uyumun tek taraflı değil karşılıklı olması gerektiğini vurguladılar.

Işgın'lı Pasta



Işgın (Rhabarber) Almanların bahçelerinde yetiştirdikleri, bahar ve yazın Işgın'ın kırmızımsı saplarından severek Pastalar ve pudingler yaptıkları bir bitkidir. Internette bulduğum bilgilerde ışgın genellikle Türkiye'de Doğu bölgemizde çokça kullanıldığını öğrendim. Hatta ışgınlı yumurta kavurması ve salata dahi yapıldığını öğrendim.  Burada puding, pasta ve son yıllarda da reçeli ile tanıştım. 
Bu ekşi bir lezzete sahip olan ışgın bitkisini veya sebzesinin lezzetini Pasata ile sizlerle paylaşmak istedim. Bu pastayı çalıştığım yaşlılar huzur evinde bayanlarla yaptım. Birer sap ellerine vererek kendşlerşnş evlerşnde hissetmelerini el becerilerini geliştirmeyi amaçladım. Tarçının ve meyhoş ışgın kokusu tüm binayı sardı ve 8 kişilik grubumuza kokuyu alıp gelenlerle doldu taştı. 
 Gelecek haftadaki yemek programımda bu defa yaşlılarla Türk mutfağını tanıtıp Sigara Böreği yaptıracağım, şimdiden tepkileri merak ediyorum.  (boş zamanlarını değerlendirme, oyunlar ve beyin jimlastiği kursları yanında pastada yapıyoruz) 

Malzemeleri: 
200 gr Şeker 
6 Yumurta 
250 gr Tereyağı 
4 yemek kaşığı Süt 
375 gr Un 
1 Pak. Kabartmatozu 
1 Pak. Vanilya, bir fıske tuz 
1 kg Işgın (Rhabarber) 
150 gr file Badem 
100 gr Şeker 
1 çay kaşığı Tarçın 

Yapılışı: 
Işgınlar kök kısmından kesilir ve aşağı saplara çekilerek muz gibi soyulur ama kabuğu zar gibi veya fasulye kılçığı gibi kabuğu vardır.bir parmak kalınlışında tüm saaplar doğranır ve kaseye alınır. Üzerine 100 gr şeker ve tarçın eklenir karıştırılır bir tarafa bırakılır. 
Çırpma kabına yumurtaalar kırılır ve şeker eklenerek krema halınde çırpılır.  
Yumuşak tereyeğı eklenerek devam çırpılır. Daha sonra süt, un, kabartma tozu, vanilya ve tuz ılave edilerek karıştırılır.
Yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine hamur yayılır. Üzerine ışgınlar yerleştirilir ve file badem serpilir. 
175 dercede önceden ısıtılmış fırında 30 dakika kadar pişirilir. 
Işgın' ın faydaları:
ışgın

Halk tıbbında kulanımı:

Yetiştiği yörelerde halk tıbbında kullanımı oldukça yaygındır. Ekşi ve biraz da mayhoş lezzette olup mideyi kuvvetlendirir. Kusmayı önler. Tanen bakımından zengin (%8-10) olan kökleri (Rhizoma Rhei ribi) müshil (iç sürdürücü) değil ishal önleyici (bir başka deyişle kabız etkili ya da peklik verici) özelliğe sahiptir. Tanenler, proteinleri çökerten, kanı aglutine eden kabız etkili bileşiklerdir. Taze iken dış kabuğu soyularak sebze gibi yenen gövde kısmı Bitlis civarında sindirimi kolaylaştırıcı olarak yemeklerden sonra alınmaktadır. Van, Bitlis, Erzurum gibi illerde kökleribasur tedavisinde ve diyabetli kişilerde hipoglisemik etki oluşturması amacıyla kullanılmaktadır.. Erzurum'da ayrıca boşaltım sistemi enfeksiyonlarında kullanılmaktadır. Kars'ta çiçek sapı taze olarak yendiği gibi kökü de diyabet için kullanılmaktadır. Yine Kars'ta diyabet, kolesterol ve mide hastalıkları için kullanılır. Kökü Tunceli'de diyabet tedavisinde kullanılır[105]. Şırnak Cizre'de kökleri şeker hastalığına karşı kaynatılarak içilir ve gövdesi de yüksek tansiyonu indirmek ve mide rahatsızlıklarını gidermek için yenilir. Kökü Ürdün'de halk tıbbında hipertansiyon, diyabet, böbrek taşı ve obezite için kullanılır. İran'da Horasan eyaletinin Zengilanlu (زنگلانلو) yöresinde meyve ile yaprak sapı (petiole) diüretik (idrar söktürücü), kan temizleyici ve sarılık giderici olarak kullanılır.

Bingöl'de ışkın kökü kurutulup öğütüldükten sonra yoğurtla karıştırılıp yüzdeki sivilce ve lekelere karşı kullanılır. Elazığ yöresinde şap hastalığına karşı ışgın kökü kaynatılarak hayvana içirilir.

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/I%C5%9Fg%C4%B1n 
Bu kaynaktan diğer bilgilere ulaşabilirsiniz.